Final Fantasy 12: The Zodiac Age İnceleme

Ivalice dünyasına geri dönüyoruz. En son oynadığım Final Fantasy XII’nin üzerine tam 11 yıl geçmiş… Zaman ne kadar da hızlı geçiyor. Hala gözüm gibi baktığım PS2’im, o zaman FF serilerine olan hayranlığıma ekstra aşk katardı. Açıkçası zamanımı deli gibi çalan oyunlardan çok hoşlanırdım, hala da hoşlanıyorum; sadece eskisine oranla hayatım daha yoğun o kadar. RPG, rol yapma, JRPG konuları benim için her zaman özeldi ve öyle de kalacak. Geçmişten bugüne çok şey değişti ve oyun dünyası da haklı olarak bundan nasibini aldı. Sevgili Final Fantasy 12: The Zodiac Age de bu değişikliklerden etkilenen yapımlardan biri.
2006 yılında PS2 platformunda piyasaya çıkan oyun, FF (Final Fantasy) serisinin en tuhaf halkalarından biriydi. Hikaye bakımından bir türlü oyuncuya istediğini verememişti ancak sistemi, sevenleri için inanılmaz eğlenceliydi. Sizi fazla geçmişte tutmaya niyetim yok. Bu nedenden Final Fantasy 12: The Zodiac Age’in PS4 platformunda bize kattıklarına gelin yakından bakalım.
Hikaye
Bu oyunda Ivalice tarafına davetliyiz. Archadia ve Rozarria arasında bitmek bilmeyen bir savaş var. Dalmasca ise oldukça ufak ancak ne yazık ki bu savaşın tam ortasında uyanan bir krallık. Spoiler olmaması adına arada geçen detaylara çok girmeyeceğim. Ancak gel zaman git zaman belli dramaların ve kayıpların yaşandığı hikaye başlangıcında bir şekilde yolumuz Vaan isimli kahramanın yanı başına düşüyor. Archadia, Dalmasca’yı kontrol altına alınca prenses Ashe harekete geçmeye karar veriyor. Mücadele sırasında ise bir gökyüzü korsanı olmak isteyen Vaan ile yolları kesişiyor. Kısa sürede arkadaş olan ikili, Archadian İmparatorluğu’nun zulmüne karşı gelmeye başlıyorlar.

Yorumlar